Elazığ’daki Konteyner Kenti Terk Etmek İstenen Depremzedelerden Tepki: “Toki’den Uygun Fiyata Ev İstiyoruz. Devlete Borcumuzu Ödeyeceğiz”
Elazığ 24 Ocak 2020’de yaşanan depremin ardından konteynerlere yerleştirilen depremzedeler, konteyner kentlerden uzaklaştırılmak istediklerini belirterek duruma tepki gösterdi. deprem kurbanı Ayşe Yıldırım“Bizim sorunumuz elektrik değil. Kalıcı ev istiyoruz. Kalıcı çözüme ihtiyacımız var. İstediğimiz bu değil, bugün elektrik yarın su. TOKİ bize ev veriyor ve uygun fiyata ödüyoruz. Sonuçta Kimseye bağışlanmıyor, “Böylece devlete olan borcumuzu ödeyeceğiz” dedi.
Zafer Partisi Elazığ İl Müdürlüğü’nde düzenlenen toplantıya gelen depremden etkilenen vatandaşlar, yaşadıkları sorunları anlatarak çözüm talebinde bulundu. 2020 Elazığ depremi sonrasında konteyner kentlere kiracı olarak yerleştirilen ancak bu arada barınma sorununu çözemeyen kiracılar hak talebinde bulunuyor. Valilik tarafından konteyner kentlerden uzaklaştırılmak istediklerini belirten depremzedeler, yönetimin elektrik ve sularını keserek üzerlerine baskı yaptığını, kendilerinin de yerleştirilen göçmenlerle aynı koşullarda yaşamak istediklerini söyledi. konteyner şehrinde.
” TÜRKİYE GAZZE’DEKİ OLAYLARI KINIYOR, ŞİMDİ BİZE AYNI UYGULAMAYI YAPIYORLAR”
Depremzede Müzekker Joyifli şunları söyledi:
” Gazze Burada uygulananlar şu anda burada da uygulanıyor. Elektriğimizi, suyumuzu keseceklerdi. Gazze Türkiye yaşananları kınıyor. Aynı şeyi şu anda bize de uyguluyorlar. Tehdit ediliyoruz. Elektriğimizi, suyumuzu kesecekler. Kapıları kilitleyecekler. Kimse özgürlüğümü elimden alamaz. 6 yaşında çocuklarımız ve öğrencilerimiz var. Elektriğimizi, suyumuzu keserek, yerimize kaçak göçmenler koyarak bizi sınır dışı edemezler. Artık bu kadar yeter. Bu dördüncü hamlemiz. Oradan oraya sürüklenmeye devam ediyoruz. Evler boşken neden bize verilmiyor? Ahıska Türklerinin evleri ne kadar çabuk inşa edilip verildi? Yavaş yavaş gönderiliyorlar. Ne güzel… Yabancılara ilgi çok fazla, peki biz neyiz? Neden bize ev vermiyorsunuz? Babanın iyiliği için ver demiyoruz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Ben yabancı değilim. Benim yerime kaçak göçmen getireceksin. Ne oldukları belli değil. Ama bu yeterli. Bir kızım var. Bir ay önce babasını kanserden kaybettim. Daha sonra vali beni aradı ve konuştu. Beni ayrılmakla tehdit ettiler. Elektriğimi, suyumu kesemezler. 6 yaşında bir çocuğum var. Benim çocuklarım gibi olan çocuklar var. “Burası Gazze değil.”
“KAMPTA MI YAŞIYORUZ? SÜRGÜNDE MI YAŞIYORUZ?”
Konteyner kentte yaşayan Remziye Dağ, şunları söyledi:
“Yaz boyu bizi güneşte yaktılar. Üstümüze çadır bile atmadılar. Bütün yabancıların üzerine sıra sıra gölgelikler çektiler. Hatta arabalarına çadır bile kurdular. Biz gitmemize rağmen bize hiçbir şey yapmadılar. yalvardı, bütün yardımlar gelip gidiyor, Türk tarafına bir liralık bir şey getirdiler, vermiyorlar, kurbanlar geliyor, o halde bile alın, getirmeyin diyorlar, zenginler. Misafirimiz geliyor, onu içeri almıyorlar. Yeğenimiz bizi görmeye geliyor, izin vermiyorlar. Bu yasak nedir? Kampta mı yaşıyoruz? Sürgünde mi yaşıyoruz? Yapmıyorum. Anlayın, sosyal konut dediler, evsizlere konut sağlıyorlar, “konutu olmayana konut vereceğiz” dediler.
“BENİM ÜLKEMDE HERKES KEDİNE BİR BAŞLIK ALIYOR”
Depremzede Ayşe Yıldırım şunları söyledi:
“Bizim sorunumuz elektrik değil. Kalıcı bir ev istiyoruz. Kalıcı bir çözüme ihtiyacımız var. Bugün elektrik, yarın su istediğimiz değil. TOKİ bize ev veriyor ve uygun fiyata ödüyoruz. Sonuçta bu kimseye bağışlanmadı.Yani biz devlete olan borcumuzu ödeyeceğiz.Yani Ahıska Türklerine verdikleri gibi, onlara da ‘Bakın 70 ev var gelin satın alın’ denildi. bize de söylensin. Bitlis Ahlat’ta kimse yok mu? Onlara neden verilmiyor? Gelin alın, sizindir. Evet diyorlar. Eee, biz de buradayız, insanız. Dışarıdan gelen herkese ‘Gelin gelin’ deniyor. Peki ben de Türküm, başka yerin çocuğu muyum? Benim ülkemde herkes tapusunu kendine alıyor. Yarın, ertesi gün, orada Burada barış olacak. Savaş olsa kim gidecek? Beni rahatsız ederse israf olur muyum? Herkesi kızdırmamalı. Biz devletimizi her şekilde koruyoruz. Ama rencide etmesin. biz. Biz bireylerden dolayı devlete kızmıyoruz.
“BİZİ HER GÜN DIŞARI ÇIKARIYORLAR, PSİKOLOJİMİZ BELİRLENİYOR”
Bizi her gün dışarı çıkarıyorlar, psikolojimiz bozuluyor. Sinirlendik, yemin ederim adam her gün bir şey söylüyor. Adam 2 hafta sonra arayıp şöyle oldu, hayır böyle yapacağız, hayır bu şekilde yapacağız diyor. Vallahi psikolojimiz alt üst oldu ve artık sesimizi bile çıkaramadığımız için ister istemez kavga ediyoruz. Bugün dışarı çıkarsanız depremden dolayı Malatya ve Maraş’tan insanlar gelmiş. Ben Malatyalıyım ve annem şu anda konteynerde kalıyor ve endişeden eve gitmiyor. Mecburum, insanlar buraya gelip fiyatları artırdılar. Dışarı çıkarsam nereye gideceğim? 10-12 binin altında kira yok. Emlakçılar önce ‘bana ver’ diyor, sonra ‘Ev sahibine vereceksin, evden 24 binle çıkıyorsun’ diyor. Artık kendi evime taşınmak istiyorum, orayı da bana versin. Biz o konteynerin içinde umutla bekliyoruz. O yüzden Allah’ın bize bir kapı açmasını ümit ediyoruz diyoruz. Umutla bekliyoruz. 3 yıldır bize mülteci gözüyle bakıyorlar. Elektrik bedava, su bedava diyorlar, yemin ederim elektriğe, suya para vermek umurumuzda değil. Bir evimiz olsun ümidiyle o konteynere sığındık, bekliyoruz. “Yemin ederim, durumumuz içler acısı.”
“MÜLTECİLERLE İLGİLENEN DEVLET, KENDİ VATANDAŞIYLA İLGİLENMİYOR MU?”
Zafer Partisi Elazığ İl Başkanı Onur Omrak şunları söyledi:
“Biz kendi ülkemizde 13 milyon mülteciye sahip çıkarken kendi vatandaşlarımıza sahip çıkamaz hale geldik. Gazze’de bir insanlık dramı yaşanıyor. Biz her yere Filistin bayrakları asıyoruz ama kendi vatandaşlarımız Burada çaresizce sonuçları bekliyoruz. Aldığımız uyarı mektubuyla ‘Elektrik ve su kesintisi olacak, ‘Mağduriyet yaşamamaya hazırlıklı olun. Tamam ama bu insanlar nasıl hazırlanacak?’